Guguk Kuşu - One Flew Over The Cuckoos Nest (1975)
Doktor: Son kez hapse girdiğinde, 15 yaşındaki bir kıza tecavüz etmekten girdiğin doğru mu?
Randle Patrick McMurphy: Kesinlikle doğru ama doktor 15 yaşında olmasına rağmen 35’inde gibi duruyordu ve bana 19′unda olduğunu söyledi ve bu iş için çok istekli olduğunu söyledi aslında bakın kızı görseydiniz kesinlikle 15 yaşında demezdiniz. Bence bakın bunun delilikle bir ilgisi yok, benim yerimde kim olsa bunu yapardı. Hiç bir canlı erkek bunu reddedemezdi. Bu yüzden hapse girdim ve şimdi de bana kahrolası bir sebze gibi davranmadığım için deli olduğumu söylüyorlar, bu benim umurumda bile değil eğer delilik buysa evet ben deliyim ama beni değiştirebileceklerini sanıyorlarsa gerçekten çok aldanıyorlar hepsi bu…
Full Metal Jacket (1987)
Ölüler tek bir şeyi bilirler: Hayatta olmak daha iyidir.
Esaretin Bedeli - The Shawshank Redemption (1994)
Korku seni tutsak eder, umut ise özgür kılar…
Ucuz Roman - Pulp Fiction (1994)
Eğer yanıtlarım seni korkutuyorsa, o zaman korkutucu sorular sormaktan vazgeçmelisin...
Trainspotting (1996)
Uyuşturucuyu bırakmanın birinci basamağı hazırlıktı. Bana gereken hiç çıkmamam gereken bir oda. Rahatlatıcı bir müzik. Domates çorbası 10 kutu, mantar çorbası 8 kutu. Belki grip olurum. Dondurma, vanilyalı 1 kiloluk. Magnezyum, öksürük şurubu 1 şişe. Parasetimol 1 kutu, vitaminler, soda, sirke, porno dergiler... Bir battaniye, bir kova işemek için, bir kova sıçmak, bir kova kusmak için. Bir televizyon ve bir kutu sakinleştirici. Böylece annemin istediği gibi toplum tarafından kabul görmeye hazır biriydim ve ayrıca bunu da istiyordum. Artık hazırdım. Şimdi yalnızca, sakinleştirici etkisini gösterene kadar acımı hafifletecek bir şeye ihtiyacım vardı.
Eşkıya (1996)
Korkma, sadece toprağa gideceksin, sonra toprak olacaksın, sonra sularla birlikte bir çiçeğin bedenine yürüyeceksin, oradan özüne ulaşacaksın, çiçeğin özüne bir arı konacak, belki belki o arı ben olacağım…
Hayatın sevda karşısında ne önemi var.
Can Dostum - Good Will Hunting (1997)
Bazen senle hiç tanışmamış olmayı diliyorum. Çünkü tanışmamış olsaydık, geceleri yatarken dünyada senin gibi biri olduğunu bilmeden uyuyabilirdim...
Ağır Roman (1997)
Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye, zaman ki sana hasta olmuş, incelikli haytasın, raks ederken mahallenin maşallahı, eyvallahı, güzelleş be oğlum şimdilik ölümüne kadar hayattasın.
Güneş buluttan sıyrılırken, gökkuşağının renkleri koleranın damlarında sevişti… Can sesleri, ezan sesi, hafif esrar kokusuyla karışıp havayı kapladı…
Bir memleket gibidir gemi… Her şey düzenli ve kontrol altında olmalıdır, kaidelere uyulmalıdır, kanunlara, nizamlara... Ben de bu memleketin başşeyi gibiyim; başbakanı gibiyim mesela. Her şey benden sorulur. Denize çıktın mıydı bu küçücük gemi bir memleket oluverir... Aslında bir başbakandan daha çok görevim var; çünkü onun bakanları var, adamları var, falanı var filanı var, benim yok. Bu gemide güvenlik de eğitim de sağlık da eğlence de benden sorulur. Kamil de başbakanın en kıyak yardımcısı; siz de vatandaş, aynı zamanda memur gibisiniz. Bu yüzden çok kıyak, çok disiplinli ve çakı gibi olmalıyız. Sürekli kendimizi ve birbirimizi kollamalıyız...
The Truman Show (1998)
Bize sunulan dünyanın gerçeğini kabulleniriz.
Dövüş Kulübü – Fight Club (1999)
Bizim neslimiz büyük depresyonu ya da büyük savaşı yaşamadı. Bizim savaşımız ruhsal bir savaş. Bizim depresyonumuz kendi hayatlarımız...
Dinleyin Sürüngenler! Sizler özel değilsiniz, sizler güzel ya da eşi benzeri olmayan kar tanesi de değilsiniz, sizler işiniz değilsiniz, sizler paranız kadar değilsiniz, bindiğiniz araba değilsiniz, kredi kartlarınızın limiti değilsiniz, sizler iç çamaşırı değilsiniz, sizler herkes gibi çürüyen birer organik maddesiniz! Bizler bu dünyanın şarkı söyleyip dans eden pislikleriyiz! Hepimiz aynı pisliğin lacivertleriyiz!
Kendini geliştirmek mastürbasyondur, kendini yok etmek ise asıl soruların cevabı..
Yeşil Yol – The Green Mile (1999)
Yoruldum, patron. Yollarda yağmurdaki bir serçe kadar yalnız olmaktan yoruldum. Yanımda hiç arkadaş olmamasından bıktım. Nereye gideceğimizi, nereden geldiğimizi söyleyecek biri. İnsanların birbirine kötü davranmasından bıktım. Her gün dünyada hissettiğim ve duyduğum acılardan bıktım. Çok fazla var, sanki her an için kafama cam parçaları batıyor. Anlıyor musun?
Karanlıktan korkuyorum patron lütfen ışığı kapatma…
John Malkovich Olmak - Being John Malkovich (1999)
Bilinç, korkunç bir lanettir. Düşünürsün, hissedersin, acı çekersin...
Dar Alanda Kısa Paslaşmalar (2000)
Bak koçum! Belli olmuyor ama benim bir tek kulağımın arkası kaldı. Artık acı çekmekten ve acı çektirmekten zevk almamayı öğrendim. Sevgililer, bizim olanlar ya da olmayanlar. Hepsi iz bırakır. Bu izler şimdi seninki gibi çok derinini çiziyor. Hepsi kalır ama inan yeni izler de olacak. Yaşlıları düşün, sanki her şeyi bilirlermiş gibidirler ama öyle değil. Ne kadar acı çekersen çek şunu hiç unutma; çizilecek bir yer hep vardır ve çizecek bir yer... Ressam olur insanlar başkalarının kalbini kazıya kazıya ya da resim olurlar senin gibi kazına kazına…
Sil Baştan - Eternal Sunshine Of The Spotless Mind (2004)
Neden bana ilgi gösteren her kadına aşık oluyorum?
Ben kafası karışık, huzur arayan bir kızım; bana kendi dertlerini yükleme...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder